Bumerang - Yazarkafe
Başta bu kadar korkmamıştım o kelimeden. Son gördüğüm bir hoşçakaldı. Daha birkaç gündür tanıyordum oysa daha doğrusu tanımaya çalışıyordum. Gülüşünü ve gözlerini biliyorum sadece. Beni  ona getirdiği için bilmem gereken yegane şeylerdi bunlar. Hoşçakal demişti ama anlayamıyordum. Ne demekti bu? Giderek artan korkumdan habersizdi. Orada olduğunu biliyordum, sesleniyordum ama sanki beni hiç duymuyormuşçasına cevap vermiyordu. Oradaydı, biliyordum. Aklım oyun oynamaya başladı. Ne demekti bu rezil, samimiyetsiz kelime. Kendi kendime bir “eyvallah” çekse daha samimi olur diyordum. Amansızca korkuyordum. Gülüşüne sığmak isterdim oysa. Gülüşüne sığmak… Ya bir daha Kenan diye seslenmeyeceğini gösteriyorsa o hoşça kal. Ya bir daha “iyi geceler şair” demeyeceğinin habercisiyse. Bilmiyorum ilk kez duydum bana hoşça kal dediğini. Tanıyamazdım o kelimeyi. Ona biçtiğim lügatımda yoktu bu. Görüşmek vardı, yazmak vardı, duymak vardı ama hoşça kal yoktu. Nereden çıktı ki şimdi bu kifayetsiz melun kelime. Seslendim oysa birkaç defa daha. Ne sesi ne sedası vardı. Yazmıyordu, konuşmuyordu. Bilmez miydi mısralarım onun, harflerim onaydı. Dinlemek zorundaydı, şimdi aklımı kaybetmemem için korku dolu sorularımla, iyi geceler demeliydi bence.


Bir kadın tanıdım. Gülüşüne sığmak isterdim oysa. Daha önce ben onun kadar güzel gülümseyen bir kadın görmedim. İyi ki görmedim.
Share on Google Plus

About Unknown

    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder