İnsan, Benim Aziz Dostum! - I.
Acaba diyorum.
Acaba?
Öleceğimiz an,
zaman ne de çabuk geçti, der miyiz?
Su gibi…
Kum saatindeki kumların birer birer aşağıya dökülmesi gibi…
Bir kıvılcım gibi yandık ve söndük, der miyiz?
Deriz elbet!
Tüm o çocukluklarımız,
gençliğimiz,
kalemimizin sert yazdığı günler çabuk mu geçerdi oysa?
Aşklarımız,
sevdiklerimiz,
uğruna can verdiklerimiz çabuk mu gider?
Kaybolurlar mı öylece?
Hiç ama daha önce hiç yaşamamış,
nefes almamış,
zümrüdü ankanın tüyünden kalemlerini hiç oynatmamışlar gibi mi,
bir solukta hiç titrememiş gibi yok mu oluruz?
Gam tellerimize hiç basılmamış,
kitaplarımız orda yerlerinden hiç okunmamış,
üzerine kafa patlatılmamış gibi yok olur muyuz?
Bilmem,
oluruz elbet!
Daha gözümüzden ilk düşen gözyaşını hatırlamadan,
bilmeden,
bilemeyecekken yok olur muyuz?
Evlatlarımızı,
kızlarımızı, oğullarımızı, kadınlarımızı, erkeklerimizi
öylece öylece bırakıp mı gideriz?
Kaybolduğumuz,
sonunu hiç göremediğimiz sokakları,
yolları,
kaldırımları öylesine terk mi ederiz?
Yok olabilir miyiz, var olmadan?
Var olmayı henüz daha öğrenememişken.
Kanlar içinde incecik bir zardan çıkışımız var.
İlk canımızın içimizin yanışı, sızlayışı var.
Daha bir solukta döktüğümüz gözyaşı var.
Dünyayı selamlayışımız,
babamızı, annemizi tanıyışımız var.
Kim hatırlar güneşi ilk gördüğü anı?
Kim hatırlar saçlarına ilk düşen yağmuru?
Gökyüzünün siyaha bürünüşünü,
kim hatırlar?
Şahit olabildiğimiz güneşin ilk doğuşunu kim hatırlayabilir?
Aldığı o ilk kokuyu,
tadabildiği o ilk tadı kim ama kim hatırlar?
Düşe kalka yol aldığını,
ilk yarasını, teninde aşağıya doğru süzülen ilk kandamlasını kim hatırlar?
İlk adımını, ilk hecesini, ilk kelimesini kim hatırlar?
Okuduğu o ilk okulun bahçesinde ki ağacın ne ağacı olduğu,
ilk yanına oturan arkadaşını, ilk öğretmenini, aldığı ilk başarıyı…
Büyürsün öylece,
engel olamazsın.
Sadece büyür, büyür ve büyürsün.
Bu fasılda, gerisi sana kalmış.
İnsanları tanımaya başlarsın,
daha o ilk tanıdığın insandan itibaren.
Sevmeye başlarsın yavaş yavaş.
Öyle bir an gelir bir anda…
Bazen nefret edersin,
tahammül dahi edemezsin.
Kimi zaman konuşur kimi zaman sadece izlersin.
Bakarsın etrafına usul usul.
Ne görebileceğini sen seçersin.
Tüm bu karmaşanın ortasında ne duyacağını artık
sen seçmeye başlarsın.
Kime kulak vereceğini,
kimin sesine gideceğini,
hangi kapıya kulak misafiri olacağını,
hangi kızın konuşmasına kulak kabartacağını
sen seçersin ama kime aşık olacağını,
kimi ölesiye seveceğini,
kimin kokusunda sarhoş olacağını sen seçemezsin.
Çünkü sen insansın.
İnsan, benim aziz dostum.
Yusuf Kenan Duran
0 yorum:
Yorum Gönder